1 Kasım 2007 Perşembe

Trabzon günleri (2)


Trabzon'da ikinci günün akşamında, Yomra Fen Lisesi'ndeki 'Şiir ve Yaşam' konferansından sonra, sevgili Ercan Yılmaz'ın 'Radyo Aktif'teki 'Yeraltından Notlar' programına konuk oldum. 'Radyo Aktif' Trabzon ve yöresinde ilgiyle izlenen yayınlar yapan bir radyo. Radyonun Genel Yayın Koordinatörü Serkan Türk, aynı zamanda 'Ada' dergisi yazarlarından, denemeleri yayımlanıyor dergide.

Ercan'la söyleşi biçiminde gerçekleşen programın müziklerini Serkan önceden saptamış. Özellikle de benim 'Geçmiş Yaz Defterleri'nde sözünü ettiğim müzikleri çaldı söyleşi aralarında: Moustaki'yi ve Kenny G.'yi...

'Radyo Aktif'ten çıkıp yemeğe, oradan da hep birlikte Yaşar Bedri, Ercan Yılmaz, Serkan Türk, Ertuğrul Atalay, Haydar Karsan, Hayrettin Orhanoğlu ve Hayati Ayçiçek, Cafe Keyif'e gittik. Bir gece önce de oradaydık, ben tekrar oraya gidelim diye ısrar ettim. Bilenler bilirler: Gittiğim şehirlerde, sevimli ve şirin kahveler ararım hep. Ankara üzerine yazdığım bir yazıda da belirtmiştim, okurlarım hatırlayacaklardır, beni bir şehrin cadde ya da pasajlarındaki kahvelerde oturmak, hele yaz aylarında ve bir kaldırımüstü kahvesiyse, ömre bedel bir hazla donatır. Bu defaki Trabzon seyahatimin lezzetlerinden biri de, Cafe Keyif'i tanımak oldu. Orada, o borulu gramofonun ve onca eski eşyanın arasında, dostlarla söyleşip uzak iklimlerin aromalarını çay fincanlarında tadarak geçirdiğim saatlerde, sendikacı dostum Haydar Karsan'ın ince şakalarını, zari ironilerini, Ertuğrul Atalay hoca'nın engin tarih ve edebiyat bilgisini (aslında o, bir coğrafya öğretmeni!), Hayati Ayçiçek'in tatlısert üsluplu eleştirilerini, Hayrettin Orhanoğlu'nun 'imge' üzerine derinlikli düşüncelerini dinlemek! Ne bahtiyarlık!

Ertesi sabah, yine sevgili Ercan Yılmaz'la birlikte, Kuzey TV'de, 'Nezih Saatler' programında, canlı yayın konuğu olduk. Program, adından da anlaşılabileceği gibi, Neziha hanım kızımızın programı. Neziha, beni bundan önceki Trabzon seyahatim sırasında da programına konuk etmişti. 'hurufi şiirler'den yol açıkarak Hilmi Yavuz şiiri üzerine uzun ve (bana göre elbet!) lezzetli bir söyleşi yaptık. Arada, birkaç şiirimi de okudum. Ercan da Neziha da, iyi hazırlanmış sorularla programı zenginleştirdiler. Var olsunlar!

O günkü son işimiz, dostumuz Erhan Cömert'in 'Üçyol Kitabevi'nde imza ve söyleşi idi. Erhan, Kitapevi'nin alt katını, bir kafe biçiminde düzenlemiş. Orada bir yandan çaylar içerek kitaplar imzaladım, bir yandan da gelen okur ve dostlarla söyleştim. 'Ada' dergisinin çizerlerinden (bana göre, çok esaslı bir desen anlayışı var) Hakan Sümer, Sürmene Lisesi'nden öğrencileriyle gelmişti. Hakan'ın Sürmene Lisesi'nde resim öğretmeni olduğunu bilmiyordum, Lisede 'Tekne' adında bir de dergi çıkarıyorlarmış. Bir okul dergisi olarak hem içeriği hem de mizanpajı ile, fevkalade başarılı buldum 'Tekne' dergisini. Hakan, derginin Genel Yayın Yönetmeni. Öğrencileri Hacer, Sezen, Hatice, Elif beni soru yağmuruna tuttular, 'Tekne' için bir de röportaj yaptılar.

Son geceyi yine Cafe Keyif'te, dostlarla geçirdim. Cafe Keyif'in sahibi Bora Numanoğlu kardeşime, bize gösterdiği ilgi (ve elbette, gecenin geç saatlerine kadar kaldığımız için, tahammül) gösterdiğinden dolayı teşekkür ettim. Cafe Keyif'ten ayrıldıktan sonra, Yaşar Bedri, illa Boztepe'ye çıkalım istedi. Ercan, Hayrettin, Ertuğrul Hoca ve Haydar Karsan Boztepe'den kuşbakışı Trabzon'u seyrettik. Küçük reis Bedros (Yaşar Bedri'ye öyle diyorum ben!) bol bol fotoğraf çekti.

Pazar sabahı uçakla İstanbul'a dönerken düşündüm. Belleğimin albümünde oradan, Trabzon'dan insanı, doğası ve mekanlarıyla o kadar çok imge vardı ki! Onları, o güzel imgeleri, belleğimin albümünden sık sık çıkarıp bakacağım artık...

Hilmi YAVUZ

Kaynak: Zaman / Arşiv

Hiç yorum yok: