2 Kasım 2007 Cuma

Asi Ruh!



Trabzonspor’dan bahsederken hepimiz futboldaki İstanbul kartelini yıkan "Asi Ruh"dan bahsederiz. İşte bu ruh nedeniyle Diyarbakırlı da, Kırşehirli de, Tekirdağlı da olsak Trabzonspor’u tutarız. Biliriz ki Trabzonsporluluk sırf basit hemşerilik duygularıyla açıklanamayacak bir olgudur. Biliriz ki Trabzonspor gerçek anlamda halkın takımıdır. Trabzonspor akşama kadar fındık toplayan Aşe halanın keşanını omzuna atarak şehre inme sebebidir. Trabzonspor olmasaydı denizden hiç ayrılmayacak olan balıkçı İdris emice karaya bir tek Trabzonspor için çıkar. Zonguldak'ta Günün 14 saati Maden ocağında kömür eşeleyenleri, bir grizu tehlikesi çıkarabilir madenlerden, bir de Trabzonspor'un golleri. Çukurova'da pamuk toplamaktan elleri nasır bağlamışların umut kaynağı, tarih boyunca hiçbir şeye sevinememişlerin sevinç kaynağıdır Trabzonspor.

Trabzonspor'un asi ruhudur bizi cezbeden ve bu ruha sahip bir takımın taraftarı olmakla övünürüz. Trabzonspor’un büyüklüğünün nedenleri 3 İstanbullunun sözde "büyüklüğü" ile alakalı olmadığı için kabullenmeyiz 4. büyüklüğü. Biz taraftarlarının gözünde en büyüktür Trabzonspor.

Küçülüyoruz!

20 küsür yıldır şampiyon olamamamıza rağmen her yıl şampiyonluk umuduyla başladık sezona. Kimi zaman kıl payı kaçırdık şampiyonlukları. 3 İstanbulluların çirkeflikleri engelledi bizi çoğu zaman. Haksız yere elimizden alınan şampiyonluklar gördük. Başbakanlara varana dek Trabzonspor düşmanlıkları gördük. Ama ümidimizi kaybetmedik hiçbir zaman.
Ta ki bu sezona kadar...

Trabzonsporumuzun 40. yılını kutladığımız, aynı zamanda 2007-2008 sezonunun başlamak üzere olduğu bugünlerde Trabzonsporlular bugüne değin hiç olmadığı şekilde ümitsizdirler. Bundan daha birkaç yıl öncesine kadar 25 bin kişi ile "hak yürüyüşü" yapan Trabzonsporun 40. yıl yürüyüşüne sadece 250 kişinin katılması bu ümitsizliğin göstergesi değilse nedir?

Peki nedir bizi ümitsizliğe düşüren? Ne oldu da Trabzonsporlular bu derece ümitsizleşti? "Taraftar bu kadar yılın ardından yoruldu" diyenler var. Bir oranda doğru olabilir. Ama kim ne derse desin Trabzonsporluların bu sezona bu denli ümitsiz başlamalarının başlıca nedeni son 2 yıldır Trabzonspor’u yöneten anlayıştır.

Son 2 yıldır Trabzonsporumuz sistemli bir şekilde küçültülmekte ve sıradanlaştırılmaktadır. Nuri Albayrak başkanlığındaki yönetim ve görevlendirdikleri Teknik direktör Ziya Doğan bu sıradanlaştırma operasyonunun sorumlularıdır.

İşte bu sıradanlaştırma nedeniyle daha birkaç yıl önce İstanbul’da Fenerbahçe’ye defans yapmasını eleştirdiğimiz, sürekli saldırmasını istediğimiz takımımız, kendi sahasında Erciyesspor’a 10 kişiyle defans yapar hale gelmiştir.

İşte bu sıradanlaştırma nedeniyle Trabzonspor’u Gençlerbirliği ile karıştırır hale gelenler, Milan Stepanov’u 3 milyon dolara satmakla övünür hale gelmişlerdir.

Bu küçültme operasyonunun adımları saymakla elbette bitmez, sonuca bakalım. Sonuç nedir?

Ümitlerimiz Çalındı!

Bugün Trabzonspor taraftarlarının büyük kısmı hiç şampiyonluk görmemiş ya da hayal meyal hatırlayan biz gençlerden oluşmakta. Yıllardır hiç şampiyonluk görmediğimiz halde büyük bir inançla takımımızı desteklemeyi sürdürdük. Hiç bir zaman da ümidimizi kaybetmedik. Ama bu sezona başlarken maalesef elimizdeki tek varlığımız da çalınmıştır: Trabzonsporlunun ümitleri çalınmıştır.

Peki bizlerde hiç mi kabahat yok? Bu küçültme operasyonu halen sürmesine rağmen biz taraftarlar kulübümüze hangi oranda sahip çıkıyoruz?

Tez zamanda Trabzonsporlular bu bilinç yanılmasından kurtulmalı. Aralık ayı kongre ayı. Trabzonspor'un asi ruhuna sahip yönetici adayları bu ruha uygun davranmalı. Siyasi iktidarın olanaklarını elinde bulunduranların tehditlerine baskılarına boyun eğmeyerek takımına sahip çıkmak için öne atılmalı.
Korkmayınız!!! Trabzonspor’un tarihi bu asi ruh ile yazılmıştır. Bugün tarih yazmak da bizlerin elindedir. Yok eğer "biz böyle iyiyiz" dersek önümüzdeki yıllarda Trabzonspor’un gitgide küçülüp yok olduğunu izlemeye razıyız demektir.

Umutla kalın...


Gökhan BAŞAKOĞLU
gokhan.basakoglu@mynet.com




Hiç yorum yok: